Bir Türk’e sen İslam milletindensin denildiğinde rahatsız olmaz. Bir Kürt’e sen İslam milletindensin denildiğinde rahatsız olmaz. Arap da Çerkez de Laz da rahatsız olmaz. Ama sen bir Kürt’e Türksün dersen rahatsız olur. Bu diğer saydıklarım içinde geçerlidir. Bir halktan her şeyini isteyebilirsiniz, ama benliğini Allah’ın bahşettiği kendi ırkını yok sayamazsınız. Bu o zaman asimilasyona girer. Bu durum asimile olmak istemeyenlerle asimile etmek isteyenlerin çatışmasına yol açar. Bu da ülkemizin non homojen yapısına uymamaktadır. Doğrudur Kürtler bu ülkede her şey oldular ama bir türlü Kürt olamadılar. Bu da yılların asimilasyon politikasının bir realitesi olarak karşımızda duruyor. Bir türlü birlikteliğimizi kuramıyoruz. Kurmamız gerekir. Bugün Azerbaycan’a tam destek verilmesini destekliyorum. Tek millet iki devlet deniliyor. Kobani olaylarında Işid’in Kobani’yi ele geçirmesine katkı sunmak isteyenler kendi dilinden kendi milletinden Kobani halkına destek olması kadar doğal bir şey olamaz. Ne denmişti o tarihte ‘ Kobani düştü düşecek ’ Mesele Kobani’nin düşmesi değil mesele Kobani’yi düşürecekler kim ? Tabi ki Işid’di. Demek ki bugün terör örgütü ilan ettiğimiz Işid o tarihte 20 milyona yakın Kobanidekilerin soydaşı Türkiye’de yaşamaktadır. Bu da Türkiye’deki bir çok Kürt’ü rencide etmiştir. Işid o kelimeyle Kobanideki Kürtlere tercih edilmiş durumu çıkıyor ki bu da içerdeki toplumsal bütünleşmemizi zora sokar.
Politikalarımızı ötekileştirme üzerine koyacağımıza bütünleştirici bir politika uygulanırsa bu sorun halledilir. Ama hep ötekileştirilirse bir kitle gider başkalarıyla birlikte hareket eder. Başta ben benimsemiyorum. Ama onların başkalarıyla bütünleşip ülkeye zarar vereceğine onları Türkiye düşmanlarıyla beraber hareket etmek zorunda bırakılan ve bırakan zihniyet sorgulanmalıdır. Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanunda mevcut bir yasal hakken ve Anayasanın 34.maddesinin 1.fıkrasında ‘ Herkes önceden izin almadan silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir. ‘ denilmek suretiyle toplantı ve gösteri yürüyüşünün düzenlenmesinin izin alma koşuluna bağlanamayacağı açıkça ifade edilmesine karşı valilere yetki verilmiş izne tabi tutulmuştur. O zaman yasa anlamını kaybetmiş oluyor. Maalesef ülkemizde yeri geliyor vali düşünce okuyabiliyor. ‘İzin vermiyorum saldırganlık yapabilir veya toplumsal huzuru bozabilirsiniz’ düşüncesiyle izin vermeyebiliyor. Ve bu durumda vatandaşın yasal hakkı yok sayılıyor. Bir anımı paylaşayım sizlerle.
Bu ülkede seyahat özgürlüğü var mı ? Var. Ama nerede ? Teoride var pratikte birçok zaman uygulanmıyor. HDP de yöneticilik yaptığım dönemde Tatlıses Turizmdi yanılmıyorsam. O firmanın otobüsünü kiralamış Batman’a toplantıya gitmek için yola koyulmuştuk. Çevik kuvvetin önünden geçerken durdurulduk ve hepimiz yöneticiyiz. Nereye gidiyorsunuz dediler. Batman’a toplantıya gidiyoruz dedik. Bakalım otobüsün yolcu taşıma belgesi var mı, Ağustos ayının 50 derece sıcağında kar lastiğiniz var mı sorularıyla bizi saatlerce beklettiler. Başkan Celal Erkmen ‘ Ya bizi göz altına alın ya da bizi bırakın. Seyahat özgürlüğümüzü kısıtlayamazsınız ‘dedi. Onlar da ‘Kimlik araştırmalarınız bitsin değerlendiririz’ dediler. Tabi ki Batman’daki toplantı saatine kadar bekletildik. Ve sonra gidebilirsiniz dediler. Artık toplantıya yetişmemiz mümkün olmadığı için geri döndük. Mesele yasanın güzelliği değil bu yasanın pratikte uygulanmaması. Bu durum da ülke demokrasisine zarar veriyor ve bu zarar kutuplaşmayı gerektiriyor. Bu tarz durumlardan uzak durulmalıdır. Herkes kimsenin özgürlük sınırlarını zorlamamak şartıyla kendisini ve politik görüşlerini söyleyebilsin. Yasalar eşit şekilde kim olursa olsun herkesi bağlamalıdır.
Bir örnekle durumumuzu ifade ederek yazıma son vereyim. İstanbul Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde ‘Düşünen İnsan Heykeli’ vardır. Düşünceden yoksun insanların bulunduğu bir yerde bu heykelin olması anlaşılır gibi değil. Halbuki birçok ülkede düşünen insan heykeli bilim merkezlerinde, üniversite bahçelerinde bulunmaktadır. İşte Türkiye’nin gerçeği böyle olmamalıdır.