Şanlıurfa siyasetinde kemikleri ve kimlikleriyle çalışan iki grup var. Ankara yollarında inandığı dava uğruna kefeni cebinde canla başla koşturan insanlar var. Bir de kimlikleri, hamili kartları cebinde kendi etiketlerini genişletmek için çabalayan tayfa var.
Kendilerinin tanınmışlığını arttırmak, hitap ettiği kesimi yüceltmek için siyasete girenlerin yanında Urfa için çabalayan, bir kapı olsun açabilen insanlar var.
Netice itibariyle yıl 365 gün Ankara’da oturup siyaseti genel merkezinden yürüten, siyaseti kimlik üzerinden çözen, Urfa’yı ve de seçmeni asla tanımayan kemikler ile kimlik satın alanlar su yüzüne çıkacaktır.
Mehmet Ali Cevheri gibi siyasetçi bir aileden gelen, gerektiğinde zarara uğramaktan, doğru olduğunu düşündüğünü söylemekten şaşmayan, manipülasyonlara kulak asmayan, Kemalettin Yılmaztekin gibi kapısını sizi anlamak için açan siyasetçilerin yanı sıra Urfa’nın Suruç bölgesinde Şükrü Yüksel, Feridun Gökhan gibi, Hamit Yavuz gibi, Doktor Süleyman Gök gibi, Saadettin Gürsöz gibi, Saadet Partisi’nde Ahmet Bahçıvan gibi
Hocaların siyasetine ihtiyaç duyuyor. Ya da İyi Parti’de Mahmut Subaşı’nın ismini duyabilecek miyiz?
Kemikli ve kimlikli isimlerin yanı sıra Şanlıurfa’da kendini akademik açıdan, toplumsal açıdan tamamıyla bütünleşmiş efsane gençler de var.
Bir de sivil toplum örgütleri var. Seçimden seçime uçağa binip gelirler aman Urfa elden gidiyor diyerek veryansın ediyorlar.
Veryansının ardından seçimlerde istediklerini de elde ettikten sonra Urfaspor yerine Edirnespor Kulüp başkanı olmak da bu tip insanların projeleri arasında.
İşte bunların hepsine son vermek için bu seçim mihenk taşı görevi görecek. Bakacağız, göreceğiz…