6831 sayılı Orman Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin gerekçesinde,
ormanların milli servet değerinde olduğu kaydedildi. Ormanların birçok canlı için yaşam
kaynağı olduğunun belirtildiği gerekçede, bununla birlikte ormanların havanın ve suyun
temizlenmesinde büyük rol oynadığı dile getirildi. Ormanların korunmasının her şeyden önce
vatandaşlık görevi olduğunun vurgulandığı gerekçede, ormanların korunması ve
geliştirilmesi hakkında mevzuatta düzenlemeler bulunduğu aktarıldı.
Ormanların korunması ve geliştirilmesinin anayasa ile güvence altına alındığının
hatırlatıldığı gerekçede, anayasanın 169 maddesinin “Devlet, ormanların korunması ve
sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Yanan ormanların
yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. Bütün
ormanların gözetimi Devlete aittir. Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet
ormanları kanuna göre, Devletçe yönetilir ve işletilir. Bu ormanlar zamanaşımı ile mülk
edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz” hükmünü içerdiği belirtildi.
Yine Orman Kanunu’nun, ormanların korunması ve güçlendirilmesine yönelik tedbirler
içerdiği vurgulandı.
YANAN ALANLARDA OTELLER YAPILIYOR
Tanal’ın imzası taşıyan kanun teklifinin gerekçesinde 28 Temmuz’da Antalya’nın Manavgat
ilçesinde orman yangınının başladığı, sonraki süreçte birçok ilde 100’den fazla noktada
alevlerin yükseldiği hatırlatıldı. Hala kontrol altına alınamayan yangınların bulunduğunun
aktarıldığı gerekçede, yaşanan orman yangınları nedeniyle yurttaşların hayatını kaybettiği,
yaralandığı, yerleşim yerlerinin yok olduğu, hayvanların can verdiği, bitki ve
mikroorganizmaların yok olduğu ifade edildi.
Ormanların korunabilmesi için tahrip edilmesinin ve orman yangınları ile yok edilmesinin
önüne geçilmesi gerektiğinin dile getirildiği gerekçede şunlar kaydedildi: “Yanan ormanların
yeniden ormanlaştırılacağı Anayasamızda açıkça düzenlenmiştir. Ancak ne yazık ki
ormanların tahrip edilerek meyve bahçelerine çevrildiği ve sonrasında özel mülkiyete
geçirildiği ya da yangın sonucu yok olan ormanlık alanlarda madencilik, tarımcılık
faaliyetlerinin yapıldığı, doğanın en güzel yerlerinin yok edilerek otellerin yapıldığı
görülmektedir. Bu durum ise ormanların bilerek ve istenerek yok edildiği düşüncesini
desteklemektedir. Hâlbuki ülkemizdeki kızılçam ormanları ve maki bitki örtüsü yangınlara
uyum sağlamıştır. Bunun sebebi kızılçam kozalaklarının ve tohumlarının zarar görmemesidir. Bundandır ki yanan ormanların korunarak bitkilerin kendiliğinden geri
gelmesi sağlanmalı ya da yeterince tohum olmayan yerlere civardaki yanmamış ormanlardan toplanan tohumlar serpilerek ormanlaştırılma yapılmalı, yapılaşmanın önüne geçilmelidir.”
Gerekçede, söz konusu teklifle yangına maruz kalarak tahrip olan ormanlık alanlarının
statüsünün değiştirilerek yapılaşmaya açılmasının engellenmesinin hedeflendiğinin altı
çizildi.
ormanların milli servet değerinde olduğu kaydedildi. Ormanların birçok canlı için yaşam
kaynağı olduğunun belirtildiği gerekçede, bununla birlikte ormanların havanın ve suyun
temizlenmesinde büyük rol oynadığı dile getirildi. Ormanların korunmasının her şeyden önce
vatandaşlık görevi olduğunun vurgulandığı gerekçede, ormanların korunması ve
geliştirilmesi hakkında mevzuatta düzenlemeler bulunduğu aktarıldı.
Ormanların korunması ve geliştirilmesinin anayasa ile güvence altına alındığının
hatırlatıldığı gerekçede, anayasanın 169 maddesinin “Devlet, ormanların korunması ve
sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Yanan ormanların
yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. Bütün
ormanların gözetimi Devlete aittir. Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet
ormanları kanuna göre, Devletçe yönetilir ve işletilir. Bu ormanlar zamanaşımı ile mülk
edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz” hükmünü içerdiği belirtildi.
Yine Orman Kanunu’nun, ormanların korunması ve güçlendirilmesine yönelik tedbirler
içerdiği vurgulandı.
YANAN ALANLARDA OTELLER YAPILIYOR
Tanal’ın imzası taşıyan kanun teklifinin gerekçesinde 28 Temmuz’da Antalya’nın Manavgat
ilçesinde orman yangınının başladığı, sonraki süreçte birçok ilde 100’den fazla noktada
alevlerin yükseldiği hatırlatıldı. Hala kontrol altına alınamayan yangınların bulunduğunun
aktarıldığı gerekçede, yaşanan orman yangınları nedeniyle yurttaşların hayatını kaybettiği,
yaralandığı, yerleşim yerlerinin yok olduğu, hayvanların can verdiği, bitki ve
mikroorganizmaların yok olduğu ifade edildi.
Ormanların korunabilmesi için tahrip edilmesinin ve orman yangınları ile yok edilmesinin
önüne geçilmesi gerektiğinin dile getirildiği gerekçede şunlar kaydedildi: “Yanan ormanların
yeniden ormanlaştırılacağı Anayasamızda açıkça düzenlenmiştir. Ancak ne yazık ki
ormanların tahrip edilerek meyve bahçelerine çevrildiği ve sonrasında özel mülkiyete
geçirildiği ya da yangın sonucu yok olan ormanlık alanlarda madencilik, tarımcılık
faaliyetlerinin yapıldığı, doğanın en güzel yerlerinin yok edilerek otellerin yapıldığı
görülmektedir. Bu durum ise ormanların bilerek ve istenerek yok edildiği düşüncesini
desteklemektedir. Hâlbuki ülkemizdeki kızılçam ormanları ve maki bitki örtüsü yangınlara
uyum sağlamıştır. Bunun sebebi kızılçam kozalaklarının ve tohumlarının zarar görmemesidir. Bundandır ki yanan ormanların korunarak bitkilerin kendiliğinden geri
gelmesi sağlanmalı ya da yeterince tohum olmayan yerlere civardaki yanmamış ormanlardan toplanan tohumlar serpilerek ormanlaştırılma yapılmalı, yapılaşmanın önüne geçilmelidir.”
Gerekçede, söz konusu teklifle yangına maruz kalarak tahrip olan ormanlık alanlarının
statüsünün değiştirilerek yapılaşmaya açılmasının engellenmesinin hedeflendiğinin altı
çizildi.