Bir takım insanlar bazı makam ve mevkiye gelirler... Sanki sonsuza dek orada kalacaklarmış gibi bir havaya bürünürler. Oysa bilmezler baki olan şahıslar değil kurumlardır.
Birileri gider, öbürü gelir.
Bazen gelenin gideni arattığı, bazen de gidenin arkasından bayramlar yapıldığı anlar olur.
Görevi dolan gider, ayağı kaydırılan gider, istifa edip gidenler gider... Ne olursa olsun, tek gerçek vardır ki birileri eninde sonunda gider..
Bu gidişlerin en hoşuma gideni ise bir şeyleri doğru hissedip ve bir şeyleri anlayıp onuru ile gidenlerdir.
O kişiler aslında arkalarında örnek davranışlar sergileyerek gider. Bu onurlu gidişler, birilerini de düşünmeye iter. O birileri; dikkatlerin üzerinde olduğunu hisseder ve suçluluk psikolojisi ile yaşarlar ve huzursuzlukları artar. Onurlu insanların kendi istekleri ile gidişleri resmen bir tokat gibidir onlara...
Sayın Mahmut Kırıkçı...
İyisi kötüsüyle bir şekilde görevini ifa etti ve olumsuz bir takım şeyler hissetti ki kendisi Büyükşehir Belediye Başkanı Genel Sekreterlik görevinden istifa etti.
Kendisine gösterdiği cesaret ve onurlu davranışından dolayı tebrik ediyorum.
Oysa...
O kurumun içerisinde daha kimler kimler var. Her biri içlerinde o huzursuz korkuyla dolanıyorlar ve bu suçluluk psikolojisi ile yaşıyorlar. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın dercesine sinsice kendi içlerine çekilmiş, sessiz sedasız izlerini belli etmeden devam etmeye çalışıyorlar. Oysaki görevinde tutunmak için kendilerini daha fazla geliştirmek ve bir şeyler yapmak yerine, birilerine sürekli yalakalık yapma odaklılığı ile görevlerine devam ederler.
Hatta bazıları yüzsüzce daha kendi görevlerini doğru düzgün ifa etmeden, farklı alanlarda ünvanlar alarak kendilerine maaş bağlatırlar.
Bu hantal, iş bilmez, kalitesiz eğitimli insanların tek tek yıldızları sönecek, eninde sonunda liyakat kazanacak.
Buna tüm kalbimle inanıyor bir şiirle yazımı bitirmek istiyorum;
Oysa ki güneş doğunca ..
Hiçbir yıldız sabit kalmıyor.
Vakti gelince, kayıp gidiyor.
Güneşli günlere...