Dostlarımın nasıl dost olduklarını görüp zor günlere paylaşılanların, nasıl bir tokat olarak suratıma indiğinin gördüm. Ve yaşamak için güçlü olmak gerektiğini, ne olursa olsun gülmek gerektiğini anladım. Bir günün içine sığdı bunlar, öfke kine döndü aniden. Sevdaya saygısı olmayanların hayatımda yeri yok dedim aniden ve ne bedenim kaldırdı bu yükü ne beynim. Hayatın içinde kayboldum o günden sonra… Sığınacak bir Dost limanı kalmamıştı. Ben sevdalara sarıldım. Aydınlıklarda güldüm, karanlıklarda ağladım ve gözyaşlarım sel oldu aktı sır denizine. Kimse bilmedi gözyaşlarımın rengini.
Ve sarıldığım sevdalar itti beni. Ellerinin tersiyle, umut dolu yarınları kucaklamaktı amacım, onlar bir güçsüz gibi gördüler iteklediler beni. Bizim olan bir hayatın içinde sevdalar aradım. Düzenden, kokuşmuşluktan, çıkardan ve paradan uzak. Ama sistemin kiri bulaşmıştı bedenlerİne. Sevdalar ezildi sistemin kanlı çarkları arasında. Yok oldu. Ben yalnız sevdasız kaldım. İçim acıdı. Nefessiz kaldığım günlerde, hayata küsüp ölümü bekledim, ağladım ama yine yalnızdım. Yüzümdeki acı gülümsemeyi görmedi insanlar, sandılar ki dertsiz tasasız bir ben vardım bu dünya da birde beni yaradan koca Rab...
Unuttukları tek bir şey var asla güçsüz olmadım olmamda...
Yüreği yeten varsa bu saatten sonra çıksın karşıma...