İzninizle yıllar önce yaşadığım bir olayı, sizlere anlatmak istiyorum. Anlatmak istiyorum çünkü aşağıda sizlere sunduğumuz yazımız için önemli mesajlar içeriyor.
Yıllar önce 1996 yılında yurt dışındaki üniversite eğitimimin yaz tatili dolayısıyla Urfa’ya gelmiştim. Şehir merkezinde herkesin bildiği Ziraat Bankası merkez şubesinin hemen aşağısında yer alan Vakıfbank’ın bulunduğu yer amcamın yeriydi ve o yıllarda orası banka binası değil, garaj şeklindeydi. Canım babamda emekli olduğu için o garaj alanını otoparka çevirmiş garajın girişine de bir emlak ofisi açmıştı.
Yaz ayının yakıcı sıcaklığı nedeniyle emlak ofisinin önünde ofisin gölgesine oturmuş gelen geçeni izliyordum. O sırada elinde boyacı sandığı ile 13-14 yaşlarında bir çocuk yanıma yanaştı. “Ayakkabını boyayalım mı abi. Badem yağıyla parlatırım” dedi “Olur” dedim. Amacım birazda ekmeğini kazanan çocuğa boyası daha fena sayılmayan ayakkabımı boyatmaktan ziyade, çocukluğumda bende bir dönem ayakkabı boyacılığı yaptığımdan ona destek olmaktı. Boyacı çocuk tek değildi. Yanında kardeşi olduğunu sonradan öğrendiğim ondan 2 yaş kadar küçük biri daha vardı.
Neyse aldı ayakkabımı boyamaya başladı. Bir yandan izliyorum. Arada nasıl boyadığı konusunda sorular soruyorum. O da cevaplıyordu. Derken, diğer küçük olan çocuk elinde ayakkabı boya fırçası ile eğildi kulağına bir şeyler fısıldadı. Ayakkabımı boyayan çocuk Kürtçe ve yüksek sesle "hayır" dedi. Aradan bir dakika kadar geçti. Küçük olan yine eğildi. Kulağına yine bir şeyler fısıldadı. Bu kez diğeri hiddetli bir ses tonuyla ona dönüp “Sana hayır diyorum. Canımı sıkma” dedi. Bunun üzerine küçük olan çocuk elindeki boya fırçası ile önümde oturmuş eli ayakkabı boyasının içinde olan çocuğun kafasına hışımla vurup, Ziraat Bankası yönüne doğru koşmaya başladı.
Diğeri, kafasına aldığı fırça darbesi ile “Ah” diye bağırdı. Yerinden kalktı kafasına vurup kaçan diğerinin arkasından 10-15 metre kadar koştu. Sonra durdu. Geri döndü. Geldi boya sandığının yanında durdu.
Ona “Niye kovalamadın. Bak kafana vurdu.” Dedim. Bana döndü hiç bir şey demeden baktı. Sonra, Ziraat Bankası’nın köşesine kadar kaçmış, orada duran çocuğa döndü. Kafasına darbe aldığı yeri tuttu Kürtçe yüksek sesle “Hammo, sana yok dedim, kafama vurdun, kaçtın. Şimdi kaç kaç. İstediğin kadar kaç. Nasıl olsa akşam eve geleceksin” dedi ve hiç bir şey demeden oturdu ayakkabımı kaldığı yerden boyamaya devam etti.
Evet anlatımız burada bitiyor. Şimdi buradan, 2023 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Seçimleri sürecinde birazda bizi yok sayanlara seslenmek istiyorum.
Özellikle AK Parti, CHP, MHP, İYİ Parti, Deva, Gelecek, SP ve diğer tüm partiler, bu partilerin il başkanları, belediye başkanları, milletvekilleri ve milletvekili adaylarıyla özelliklede bize kardeş, amcaoğlu, kirve şeklinde kendilerince yükledikleri yapmacık ancak, samimi görünümlü sıfatlarla gördüklerinde hitap edenler çok iyi bilsinler ki şimdi istedikleri kadar bizden kaçsınlar. Sıkıntı yok
14 Mayıs akşamı seçimler bitecek. 15 Mayıs sabahı eve dönecekler… Nasıl olsa yukarıda anlatımızdaki ayakkabı boyacısı çocuğun dediği gibi "Akşam eve gelecekler..."
Evet, sonuç olarak;
38 Yıldır bu şehirde ağzı soğan sarımsak kokmadan, eğilip bükülmekten bel fıtığı ağrısı çekmeden, tükürdüğünü asla yalamadan işimizi icra etmeye çalıştık. Bundan sonrada icra etmeye devam edeceğiz.
İlk iş olarak ta bu akşam seçim yasakları başladığı saatten itibaren, 15 Mayıs sabahı şahsım ve sahibi olduğum yayın kuruluşum için iyi ve yepyeni bir döneme başlayacağız. Bu bağlamda da ilk iş olarak cep telefonumda yukarıda işaret ettiğim kimselerin cep telefonu ve iletişim bilgilerini silerek temizliğe başlayacağım.
Zira, 15 Mayıs sabahı herkes yeni bir güne uyanacak. İşte o yeni gün sadece benim ve şahsım için değil, bu ülkede yaşayan, bu ülkenin vatandaşı olan herkes için bir milat olacak...
Bu arada herkes bana soruyor "Urfa'da seçimin sonucu ne olur?"
Başından beri sahada halkın içinde geziyor, soruyor, irdeliyoruz. Bütün bu izlenim ve irdelemelerin bize gösterdiği ise Urfa'da seçim yarışı AK Parti ve Yeşil Sol Parti arasında geçecektir. Sahadan edindiğimiz izlenimler ise Yeşil Sol Parti’nin Urfa’da sanılanın aksine büyük bir sürpriz yapmasının beklendiğidir. Geriye kalan siyasi partiler ve bağımsız adayların 1 vekil çıkarması bile çok zor görünüyor. Ancak zorlansa da MHP 1 vekil çıkarabilir. Geriye kalan 13 vekil AK Parti ve YSP arasında paylaşılacak gibi duruyor. Bu vekil dağılımı da iki parti arasında 1 ya da 2 vekil farkıyla olacaktır.
Cumhur Başkanlığı seçimi içinse Recep Tayyip Erdoğan AK Parti’nin, Kemal Kılıçtaroğlu CHP’nin yani temsil ettikleri kendi siyasi partilerinin Urfa’da alacağı oylardan kat be kat fazla oy alacaklardır. Urfa’daki seçmenlerin tercihi neticesinde her ne kadar Erdoğan birinci olacak gibi görünse de Kılıçtaroğlu ile arasında en fazla 2-3 puan gibi bir fark olacaktır.
Çünkü; Cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye’de gerçekleştirilen tüm genel seçimlerde ülkeyi yöneten tüm hükümetler iktidarı kaybetseler bile en son Urfa’da kaybetmişlerdir.
Bu yüzden Urfa’da herkesin şok olacağı tarzda şok sonuçları beklediğimi söyleyemem.
Sonuç olarak yarın, yani 14 Mayıs’ta gerçekleştirilecek seçimlerde kazasız belasız, kaos, kavgasız ve gürültüden uzak Demokrasi şöleni içinde yapılmasını, çıkacak sonucun ülkemize ve tüm dünya insanlarına hayırlara vesile olmasını temmeni ediyorum.
Hayatı doğruları ve Urfa’yı sözde değil özde seven herkese saygıyla