Takvim yapraklarının 21 Nisan 2024'ü gösterdiği günün hatırşinas Urfa sabahı...
Harran Üniversitesi Urfa Evi Oteli'ninheyadındaki ağacın altıda kahvaltımızı bitirip en üst kata çıkıyoruz...
Bir daha nasip olur mu bilinmez, Balıklıgöl ve Urfa Kalesi'ni son bir kez daha gezenekten seyre dalıyoruz...
Zira biraz sonra Urfa merkezden ayrılma vakti...
Özellikle Urfa'ya tayinle gelenler için söylenmiş bir meşhur söz vardır: "Urfa'ya gelen ağlar, Urfa'dan giden
ağlar" diye...
Gelirken ağlayarak gelmediler ama son kez Urfa'yı seyre dalan Aslıgillerin her ferdinin gözünde Urfa'dan ayrılmanın hüznü vardı..
Her ayrılığın, bavul hazırlayıp her yola çıkışın biraz hüzün, biraz sevinç barındırdığını düşünmüşümdür...
Ayrılmanın hüznü, kavuşulacak olmanın sevinci vardır o anlarda...
Halil-ür Rahman ve Aynzeliha Gölleri'ne saygıyla bakan Urfa Kalesi bu hüzün yumağımız içinde bana o Urfa türküsünü yırlattı ifağ ifağ:
"Kal'anın ardında ekerler darı
Ekerler biçerler yarı ba yarı"
Bizlerdeki hüzün ve sevinç "yarı ba yarı"mıydı, kalplerin süveydasında saklıdır cevabı ancak...
Cezası bittiğinde hapisten çıkmakta olan kişinin koğuş arkadaşlarına son sarılışındaki bu sevinç ve hüzün, hastaneden taburcu olan kişinin oda arkadaşlarıyla vedalaşında da vardır.. .
Askerliği bitsin diye ayları, günleri sayan erin, terhis olduğu gün nizamiyede geriye dönüp bakışında da buğulanır bu ikilem...
Mezuniyet için gecesi gündüze katılan eğitim hayatında diploma alınıp son kez çıkışa doğru koridorda atılan her adımın biri sevinciyse başarının, diğeri de hüznüdür öğrenciliğe veda edişin...
Aslıgiller'in Urfa'dan ayrılış üzüntüsü de, Halfeti'yi, Birecik'i ve Tülmen'i görecek olmanın sevinciyle teselli buluyordu...
Otobüsümüzde kaptanın kasetten çaldığı:
"Derde kerem
Rabbimdir derde kerem
Tarlam gam çiftin hicran
Sürdükçe dert ekerem"
hoyratına inat, Urfa'nın sanki kına yakmış topraklarını hışır gibi süsleyen yemyeşil tarla, bağ ve bahçelerden gözümü alamıyorum yol boyunca...
Seyir Tepesi'den bakınca Halfeti; müzeyyen bir gerdanlık gibi Fırat'ı boynuna, siyah gülünü göğsüne takmış, bir eli zamanda, bir eli suda
ninelerimizin anlattığı masallardan çıkagelmiş bir sakinlik güzelliği...
Rumkale, Savaşan Köyü, efsaneler, taş evler, mağaralar, camiler, ağaçlar, tekne turları, Kara Gülü, yiyecek ve içecek lezzetleri...
Yarısı sular altında kalmış tarihle harman Halfeti'yi biraz bile olsa anlatmak bir kaç yazıdan çok fazlasını hak ediyor elbette...
O nedenle mutlaka görün diyorum...
Birecik'i anlatmak da öyle bir-iki yazıyla bitecek gibi değil...
60'lı yıllarda Urfa'dan İstanbul'a gidiş ve dönüşlerde benim için Istanbul'un kapısı demek olan Birecik Tüneli'nden yıllar sonra geçerken de aynı heyecanı yaşadım...
Birecik Köprüsü yakınında otobüse binip sazlı darbukalı icrayla ilk benzinciye kadar minik konserler veren, Nuri Sesigüzel gibi meşhur olmak dileğindeki Birecikli çocuklar yine varlar mı diye baktım yol kenarlarına...
Dünyada sadece Fas'ta, Türkiye'de Birecik'te ve çok az sayıda Suriye'de yaşayan Kelaynak kuşları Birecik'in simgesi durumundadır.
Kelaynakların yanı sıra son zamanlarda sayıları gittikçe azalan Çizgili ishak kuşu da ilçenin bir diğer önemli simgesidir.
Üzerinde inşa edildiği beyaz kalker tepeden dolayı adı, Beyaz Kale (Kal'etül
Beyza/ Beyda) olarak da bilinmekte olan Birecik Kalesi'den geçip Eli Büyük Sadin Usta'nın mütevazı ama bir lezzet kalesi olan dükkaninda Hacı Burhan Akar kardeşimin önerisiyle öğle yemeği için konuşlanıyoruz...
Patlıcanlı kebap, haşhaşlı kebap başta olmak uzere damak çatlatan tüm lezzetlerin keyfi bir yana, Eli Büyük Sadin Usta'nın çok özel salatası Asligiller'deki bir çok arkadaşa salataya nane katma alışkanlığı kazandırdığını da söylemeden geçemeyeceğim......
Urfa'ya ayak basmamızın günler öncesinden bize gönül kapılarını açan, Urfa'da her fırsatta bizi âğırlayan ilk mektep arkadaşım ve sevgili dostum Ahmet Kapaklı ile çok kıymetli eşi
değerli gelinbacım Aysun Kapaklıhanıma hem teşekkür etmek hem de "Allahaısmarladık" demek için Birecik'ten aracımızın yönünü Tülmen Köyün'e çeviriyoruz...
Tülmen'de Kapaklı ailesinin sonradan değil atadan görme misafirperverlikleriyle bir kez daha ağırlandık bağ evlerinde ikramları ve muhabbetleriyle...
Urfa Havaalanına epeyce yolumuz var ve uçus saati yaklaşıyordu...
Tülmen'e gelip Bekir Coşkun abimizin kabri başında birer fatiha okumadan geçmek olmazdı elbette, öyle de yaptık...
19/20/21 Nisan 2024 tarihlerinde 2
gece 3 gün süren 21 kişilik Aslıgiller Grubu gezimizle ilgili 16 yazımda seni ve Urfalı'yı anlatmaya çalıştım Urfa, Ahmet Arif'in "Hasretin'den Prangalar Eskittim" adlı şiirinde dediği gibi:
"Seni, anlatabilmek seni.
İyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana."
Sürçülisan ettiysem affola...
Allahaısmarladık aziz Urfa'm...
Necip Urfalılara emanet ol...
SON