ESKİ BİR BAKAN VE KAĞIT BARDAK Eski bir bakandan bir konferansta konuşma yapması istenmişti.Elinde kağıt kahve bardağı ile kürsüye çıktı ve konuşmasına başladı. Ama kafasının başka yerde olduğu sanki anlaşılıyordu.
Daha bir iki cümle söylemiş iken durdu, kahve bardağından bir yudum aldı ve sonra bir süre bardağı kaldırıp baktı.Derin bir nefes aldı ve;
“Biliyor musunuz ne düşünüyorum? " diye sordu,
"Bu konferansta geçen yıl da, hem de aynı kürsüde konuşmuştum.
Tek bir fark vardı; o zaman hala Bakanlık görevim sürüyordu. Buraya gelirken bana Business Class bileti alınmıştı, havaalanında beni bir limuzin ve eskort araba bekliyordu.
Beni önce bir otele götürmüşlerdi. Otel müdürü beni otelin kapısında karşılamış ve kral dairesine çıkarmıştı.
Ertesi sabah lobide benim odadan inişimi bekleyen bir heyet vardı. Beni yine aynı limuzinle bu salona getirmişlerdi.
Özel bir kapıdan içeri almışlardı. Çok şık bir bekleme odasında konferansı beklerken porselen bir kapta kahve ikram etmişlerdi.
Sonra da beni salona aldılar ve en ön sırada ayrılan yerime geçmiştim."Eski Bakan derin bir nefes aldı, seyircilere gülerek bir süre baktı ve devam etti;
"Fakat bu yıl karşınızda bir Bakan olarak bulun muyorum." bir an durdu ve sonra
Dün buraya kendi ödediğim uçak bileti ile uçtum."
Beni hava alanında kimse karşılamadı. Otele taksi ile geldim. Kendi odama kendim çıktım.
Bu sabah buraya otelden yine taksi ile geldim.
Kapıdan girerken güvenlikten geçtim, hüvviyetimi alıp listede olduğuma emin olmadan salona almadılar bile.
Sonra da bulabildiğim yerde oturdum.
Canım kahve istedi ve görevliye sordum ; bana dışarıda kahve makinesi olduğunu söyledi.
Ben de çıktım ve şu gördüğünüz kağıt bardağa kahveyi kendim doldurdum." Seyirci gülmeye başlamıştı.
"Sanıyorum geçen yıl porselen bardak bana sunulmamıştı. Makamıma sunulmuştu.
Benim asıl bardağım işte bu." Konuşmanın bu noktasında gülüp alkışlayan seyircilere kahve bardağını kaldırıp gösterdi. Alkışlar bitince de şunları söyledi ;
"Size verebileceğim en iyi ders bu işte. Bütün o övgüler, hizmetler, avantajlar rütbeniz, rolünüz, makamınız içindir. Size ait değildir.
Ve bir gün makamınızı görevinizi bitirdiğinizde porselen bardağınızı halefinize verirler.
Çünkü aslında hep layık olduğunuz kağıt bardaktır. "HARİKA BİR HAYAT DERSİ AMA!Nasrettin Hoca'nın "Ye kürküm ye!" söyleminin bir kağıt bardak da vücut bulan enfes bir hayat dersi değil mi?Ancak merak ediyorum doğrusu: *Bırakın eski bakanı; eski milletvekilinin lüks araçlar içerisinde maaşını devletin ödediği korumalarla krallar gibi yaşadığı!*Jet emeklilik ile milletvekillerinin sülalelerine yetecek maddi manevi garanti aldığ!*Bakan, milletvekili evladı, yeğeni, gelini, sevgilisi, kuzeni olmanın bakanlık rütbesi misali kapıları ardına kadar açtığı!*İhalelerin, işe girişlerin, atamaların ve dahi adaletin dahi eski yeni siyasilere göre şekil aldığı!*Bakan, vekil evlatlarının emniyet amirini hazır olda sıraya koyup fırça attığı!*Ülke ekonomisini artık iş adamlarının değil; iş adamı, holding sahibi siyasilerin yönettiği!*İnsan hayatının, onurunun ve dahi yaşama hakkı ile ekmeğinin siyasilerin iki dudakları arasında sakız gibi çiğnendiği bir düzen de bu bakan bizim ülkeden değildir arkadaş.ÖRNEK Mİ?Şu anda bizim ülkede 16 bakanlık dolayısı ile 16 resmi bakan var değil mi?İddia ederim aynı yetkiye sahip gibi hüküm süren yüzlerce bakan var ülkem de!İstediği gibi at oynatan binlerce eski milletvekilinin milletvekili gibi davrandığı misali!Kaldı ki; bizim bakanların ne görevde iken ne sonrasında öyle hayat dersi vermek gibi bir kaygıları olmadı ki hiç!Bir avuç vatan millet sevdalısı hariç hepsinin verdiği tek ders: Bir makamla insan bütün hayatını nasıl garanti altına alır!Aksini iddia eden varsa bugün ki Tarım Bakanı örneği vereyim: Hep beraber soralım bakan beye; eğer sadece iki koyunu olan köylü, 10 dönüm arazisi olan çiftçi kadar tarım ve hayvancılık bilgisi veya kaygısı varsa bütün dişlerimi kırarım!Çünkü gelişen dünyanın muhteşem eknolojisinin desteği ile biz insanoğlunun emrine sunulmuş nimetlerinden eşit derecede yararlanmak yerine önce giderek bencilleşen biz değiştik sonra siyasetçi profili; yani bizi yönetenler...BİRİ GİTTİ BİRİ KALDI!Değiştik evet, evinde pişen aştan bir tabağını komşusuna götürmeden boğazından geçmeyenlerden; yalakalık için, üç kuruş para koparmak için komşusunu ve dahi akrabasını, kardeşini berbat iftiralar ile "Fetöcü, terör sempatizanı" gibi ispiyon sahtekar muhbirler haline geldik!Değiştik evet, 1 Mayıs'larda alnı ak, elleri nasırlı ve başı dik işçi haklarını savunan sendika başkanları, sendikacılardan, şimdilerde siyasetten imtiyaz koparma telaşında, ultra lüks rezidanslarda ikamet eden, aylık aldığı üyelerine sahip çıkmak yerine sahte kurslarda sahte öğretmelere maaş ödeyen, ihaleci başkan ve sendika üyelerine dönüştük!Eğer bugün bir sendika başkanı bazı ilçeleri babasının çiftliğine çevirmiş, yoksulluğun boy verdiği Urfa da 700-800 bin liralık makam binalarında ultra lüks makam aracına biniyorsa suçlusu biziz...Değiştik evet, sağcısı solcusu toplumsal sorunlara duyalı ve tepkisini koyan bir halktan, kapitalist sistemin tapınma kutusu TV başında enses ilişkilerin, kimin eli kimin cebindelerin, sinek öldürür gibi adam öldüren mafya bozuntularının, sempatik hırsızların, eş cinsellerin, çocuk yaşta aşkların zavallı izleyicisi, koyu hayranları ve bu hayatları taklit etmeye çalışanları olup çıktık!Bir pantolu sırayla giyinen, bir ekmeği üçe beşe bölen, mahallenin dara düşmüşüne sıra gecelerinde, camilerde mahallece el atan bir halktan: Sosyal medyada süslü cuma namazı mesajları, umre fotoları, 15 Temmuz da hayatlarını yitiren kahramanların görselleri, Cumhurbaşkanına veya siyasilere yalakalık şovları, GS/FB/BJK fanatikleri olup çıktık!Eskiden sıra gecelerinin davulcusu yardımlaşma için vururken davula; şimdilerde bahşiş derdinde ve rezil halayını çekiyoruz utanmaz bir aymazlığın!Çık ülkenin, memleketinin veya kendine dair bir haksızlığa dair tepkini koy desen korkudan deliğe kaçacak hale gelen ama "Elhamdülillah ben Müslümanım" diyen elleri tespihli birer tefeci, ihaleci, sahtekar olup çıktık!Sokakta üç kişinin tek bir kişiyi dövdüğünü görünce dayanamayan bir halktan; masum KHK mağdurlarının çığlıklarını duymayan güruhlara dönüştük.KHK mağdurları demişken; yahu Fatma Şahin'in Fetö terör örgütü için yanılma hakkı BŞ belediye başkanlığı ve bakanlık hakkı var da; zavallı yoksul halkın evlatları fetönün okullarına, dershanelerine, yurtlarına; üç kuruşluk alın teri birikimleri yine aynı teröristin bankasına yönlendirilen ve hatta hiç bir organik inorganik bağı olmayan masum KHK mağdurlarının yanılma hakkı yok mu ki 32 aydır ölüme terk ettik?On binlerce masum KHK mağdurunun işini, aşını, yaşama hakkını elinden alarak tarihte eşi benzeri olmayan bir zulme imza attığımızı dillendirecek bir babayiğit çıkmadı vay vay vay...Çünkü Erdoğan'ı seviyoruz yalanı altında Erdoğan düşmanlığını bizlere empoze etmeye çalışanlara hizmet ediyoruz yalaka, korkak hallerimiz ile!Sevdiği kıza iki satır mektubu yazana kadar göbeği çatlayan masum aşıklardan; sosyal medyada çirkin, tacizci, tecavüzcü sapkın bir millete evrildik!Kıç korkusundan eski yeni milletvekilinin, siyasetçinin, bürokratın bir şehri tefeciliğin, yalanın, iftiranın ve çakma kahramanlıklarının oyununda sömürdüğüne gıkımız çıkamaz oldu.Masum insanlar terörist diye katledildi de dönüp bakamadık korkaklığımız yüzünden üstüne tutup kendi ellerimiz ile vekilimiz, belediye başkanımız seçtik!DEDAŞ diye bir kurum koca bölgeyi oyuncağı haline getirdi mesela. Halk isyanda ve alın terlerimiz olmayan cezalar, fahiş faturalar ile çalınıyor derken ve desteklemelerine bloke konulan çiftçiler tefecilerin kucağında intihar ederken çıt çıkaramadık maalesef!Kuzu kuzu bizi ortaçağ karanlığına itip uzay çağı aydınlığı parası alan DEDAŞ'a karşı yenildik!Gençlerimiz madde bağımlılığının, terörün, işsizliğin altında ezilirken vekillik, belediye başkanlığı, encümenlik veya bunların yalakaları olma derdine düştük!Tarihi, tarıma elverişli bereketli toprakları, turizmi, yeraltı yer üsüt zenginlikleri ile dünyanın en zengin şehrinde mevsimlik işçi olup öldük ama sesimiz çıkmadı korkudan!NEDEN?Çünkü bu ülkenin siyasi tarihinin son 20 yılında iki büyük lider geldi...Biri Recep Tayyip Erdoğan diğeri Selahattin Demirtaş!Bakınız; bütün dünya ülkeleri bilirler ki Kürt sorununu çözmüş bir Türkiye gerek ekonomik, gerek teknolojik, silahlanma, tarım üretimi açısından dünyanın sayılı gücü haline gelir...Ve yarım asırdır kardeş kanının döküldüğü Türkiye Kürt sorununu çözmeden belini doğrultamaz.İşte bu gerçeği bu iki lider gördü. Çözüm noktasına getirdiği an düğmeye basıldı!Kandil ve Türk solunun operasyonu ile Demirtaş tasfiye edildi!Çünkü bu savaşın bitmesini istemediler! Sonra ne mi oldu; ülke tarihinde en büyük Kürt katliamlarına imza atmış CHP'nin, açlıkla devrim yapılacağına inanmış ve ülke genelinde oy oranı 00.2 olan Türk solu ile Kandilin güdümü altına giren HDP günden güne tükendi!Düşünün, Kürt halkının milyon milyon aktığı ve ülkenin dört bir yanından oy alan HDP bugün Urfa da oy oranı %1 olan SP'nin BŞ adayına destek veriyor.Sahi ya; BŞ adayı SP'den, ilçe adayları CHP'den oylar HDP'den şeklinde Kürt halkıyla alay edilen delik bir çatı oluştu!El insaf be!Türk solu ve CHP'nin oyuncağı haline gelen HDP bölge de ve Türkiye de nerde bir Kürt düşmanı varsa onu aday yapıyor!Alın size ilk açıklaması "Ak Partiye, MHP ve diğer partilere gideceğim ama Kürtlerle asla masaya oturmam" diyen İstanbul CHP adayı Ekrem İmamoğlu HDP desteğini almış!Kürt halkı "Kayyum belediyelerinden sonra hizmet gördük!" der hale gelmiş.Eş başkanlar sisteminde ama Demirtaş sonrası aslında tek başkanı olmayan, ne yaptığı belirsiz ve sadece CHP ile Türk solunun kuyruğu olmuş bir HDP'yi içime sindiremiyorum tıpkı Erdoğan'ın çizdiği yolun tersine gidenlerle dolmuş Ak Partiyi sindiremediğim gibi!AK PARTİNİN HALLERİ!Dedim ya; ülke tarihinin son dönem en büyük liderlerinden birisidir Erdoğan...Peki, ülke olarak bunun ne kadar farkında olduk? Neden Ak Parti içine sızmış tefeci, vicdansız, liyakat yoksunu, ihaleci, torpilci isimlerin bu büyük lideri sürekli engellediğini göremedik!Bakın, Cumhurbaşkanının etrafına çöreklenmiş bir takım art niyetliler bu ülkeyi derin bir karanlığa sürüklüyor haberimiz yok!Ve daha Cumhurbaşkanı tek başına daha nereye kadar direnecek?Ak Parti Urfa örneğine dönelim. O adamlar değil midir ki; doktor adamı tarım bakanı yapıp Urfa'yı kabine dışına iterek ülke tarımına ihanet eden?O adamlar değilmidir ki; Urfalı zeka yoksunudur der ki sürekli dışarıdan ağabey getirme kaygısında olanlar!O adamlar değilmidir ki; ihale vurgunları, tefecilik, torpil ve her türlü ayak oyunları, vicdanları yerle bir eden eylemleri ile Ak Partiyi bölgenin kalesinde zayıflatan?Efendiler; bugün Ak Parti BŞ adayı Z.Abidin Beyazgük seçilmesin diye her türlü ayak oyunu oynayan Ak Partililer var!Efendiler kimse kendini kandırmasın: Ak Parti adına Urfa sokakları iyi değil!Sinerji yok, umut yok...SP'yi desteklemek için 10 bin lira alan gazeteci Ak Partinin sözde en büyük güvencesi olmuşken, dünün Ak Parti belediye başkanları karşılarına dikilmişse, encümenlik kavgası küskünler ordusu yaratmışsa nasıl olsun?Urfa halkı işsizlik, DEDAŞ ve KHK mağduriyetlerinin altında inlerken nasıl olsun ki?Z.Abidin Beyazgül temiz adam, güzel adam ama etrafında seçim sürecini doğru dürüst yönetecek kaç profesyonel var?Halkı anlayan, dinleyen, özümseyen kaç siyasetçi yürüyor ardında?Bana hep neden uzun yazıyorsun diyorlar. Bunca sorunun olduğu yerde kaç satıra sığar bütün bunlar?Ve efendiler; bırakın a partisini b partisini. Ülke olarak iyi gitmiyoruz!Ekonomi yerlerde sürünüyor. Erdoğan'a ihanet eden siyasiler anasını ağlattı memleketin!Erdoğan düşmanlığını KHK mağdurları ve Kürt halkı üzerinden 80 milyona empoze edenler durdurulmadıkça ve Ak Parti içine sızmış tefeci, rüşvetçi, ihaleci liyakat yoksunları temizlenmedikçe Ak Parti oy kaybetmeye devam eder.Tıpkı CHP, Kandil ve Türk solunun elinde giderek yok olmaya doğru giden HDP gibi...Ülkemi seviyorum...
Memleketimi seviyorum...Bu ülkenin onurlu bir Kürt evladı olarak diyorum ki; halk ve memleket olarak uyanalım.Pireye küsüp yorganı yakmak yerine gerçekleri haykıralım Cumhurbaşkanına.Ak Parti Urfa da BŞ belediyesini öyle ya da böyle alacaktır ama bu kafayla alacağı son seçim olur!ÇÖZÜM MÜ?*DEDAŞ sorunu bitmeli.
*KHK mağdurları topluca işlerine iade edilmeli
*Tarım Bakanlığı Urfa'ya verilmeli
*Yeni bir Tarım Hayvancılık politikası belirlenmelidir
*Ak Parti içine sızmış ne kadar tefeci, liyakat yoksunu isim varsa ayıklanmalı
*BEYAZGÜL'E büyük destek verilmeli.
*Şehrin eğitimine ve sporuna büyük bütçeler ayrılmalı
*İşsizlik sorununa derhal çözüm bulunmalı
*Süresiz nafaka sorunu çözülmeli
*Mülakat mağdurlarınun sorunu çözülmeli atamaları yapılmalı
*Erdoğan'ın çizdiği dünya mağdurlarının ve İslam aleminin lideri profili kendi ülkemize uyarlanmalı
*Kürt halkı ile yeniden buluşulmalı ve gönülleri alınmalı
*Urfa'nın doktor, hastane, okul, öğretmen anlamında eksikleri giderilmeli
*Trenden inenler görülmeli, trene binmemesi gereken binmemeli
*Urfa da Abdullah Erin valimin çeyreği kadar vatan, millet sevdalısı vizyon ve merhamet sahibi çalışkan bürokratlar gelmeli.
*Urfa da devlet destekli ciddi bir turizm ve sanayi hamlesi başlatılmalı.Ama ille de ülke genelinde şu masum KHK'lıların üzerindeki zulüm bitmeli ve seçim öncesi mutlaka toplu iadeler yapılmalı.Formülü var!
Nedir diyen soran olursa ben vereyim arkadaş.
Daha bir iki cümle söylemiş iken durdu, kahve bardağından bir yudum aldı ve sonra bir süre bardağı kaldırıp baktı.Derin bir nefes aldı ve;
“Biliyor musunuz ne düşünüyorum? " diye sordu,
"Bu konferansta geçen yıl da, hem de aynı kürsüde konuşmuştum.
Tek bir fark vardı; o zaman hala Bakanlık görevim sürüyordu. Buraya gelirken bana Business Class bileti alınmıştı, havaalanında beni bir limuzin ve eskort araba bekliyordu.
Beni önce bir otele götürmüşlerdi. Otel müdürü beni otelin kapısında karşılamış ve kral dairesine çıkarmıştı.
Ertesi sabah lobide benim odadan inişimi bekleyen bir heyet vardı. Beni yine aynı limuzinle bu salona getirmişlerdi.
Özel bir kapıdan içeri almışlardı. Çok şık bir bekleme odasında konferansı beklerken porselen bir kapta kahve ikram etmişlerdi.
Sonra da beni salona aldılar ve en ön sırada ayrılan yerime geçmiştim."Eski Bakan derin bir nefes aldı, seyircilere gülerek bir süre baktı ve devam etti;
"Fakat bu yıl karşınızda bir Bakan olarak bulun muyorum." bir an durdu ve sonra
Dün buraya kendi ödediğim uçak bileti ile uçtum."
Beni hava alanında kimse karşılamadı. Otele taksi ile geldim. Kendi odama kendim çıktım.
Bu sabah buraya otelden yine taksi ile geldim.
Kapıdan girerken güvenlikten geçtim, hüvviyetimi alıp listede olduğuma emin olmadan salona almadılar bile.
Sonra da bulabildiğim yerde oturdum.
Canım kahve istedi ve görevliye sordum ; bana dışarıda kahve makinesi olduğunu söyledi.
Ben de çıktım ve şu gördüğünüz kağıt bardağa kahveyi kendim doldurdum." Seyirci gülmeye başlamıştı.
"Sanıyorum geçen yıl porselen bardak bana sunulmamıştı. Makamıma sunulmuştu.
Benim asıl bardağım işte bu." Konuşmanın bu noktasında gülüp alkışlayan seyircilere kahve bardağını kaldırıp gösterdi. Alkışlar bitince de şunları söyledi ;
"Size verebileceğim en iyi ders bu işte. Bütün o övgüler, hizmetler, avantajlar rütbeniz, rolünüz, makamınız içindir. Size ait değildir.
Ve bir gün makamınızı görevinizi bitirdiğinizde porselen bardağınızı halefinize verirler.
Çünkü aslında hep layık olduğunuz kağıt bardaktır. "HARİKA BİR HAYAT DERSİ AMA!Nasrettin Hoca'nın "Ye kürküm ye!" söyleminin bir kağıt bardak da vücut bulan enfes bir hayat dersi değil mi?Ancak merak ediyorum doğrusu: *Bırakın eski bakanı; eski milletvekilinin lüks araçlar içerisinde maaşını devletin ödediği korumalarla krallar gibi yaşadığı!*Jet emeklilik ile milletvekillerinin sülalelerine yetecek maddi manevi garanti aldığ!*Bakan, milletvekili evladı, yeğeni, gelini, sevgilisi, kuzeni olmanın bakanlık rütbesi misali kapıları ardına kadar açtığı!*İhalelerin, işe girişlerin, atamaların ve dahi adaletin dahi eski yeni siyasilere göre şekil aldığı!*Bakan, vekil evlatlarının emniyet amirini hazır olda sıraya koyup fırça attığı!*Ülke ekonomisini artık iş adamlarının değil; iş adamı, holding sahibi siyasilerin yönettiği!*İnsan hayatının, onurunun ve dahi yaşama hakkı ile ekmeğinin siyasilerin iki dudakları arasında sakız gibi çiğnendiği bir düzen de bu bakan bizim ülkeden değildir arkadaş.ÖRNEK Mİ?Şu anda bizim ülkede 16 bakanlık dolayısı ile 16 resmi bakan var değil mi?İddia ederim aynı yetkiye sahip gibi hüküm süren yüzlerce bakan var ülkem de!İstediği gibi at oynatan binlerce eski milletvekilinin milletvekili gibi davrandığı misali!Kaldı ki; bizim bakanların ne görevde iken ne sonrasında öyle hayat dersi vermek gibi bir kaygıları olmadı ki hiç!Bir avuç vatan millet sevdalısı hariç hepsinin verdiği tek ders: Bir makamla insan bütün hayatını nasıl garanti altına alır!Aksini iddia eden varsa bugün ki Tarım Bakanı örneği vereyim: Hep beraber soralım bakan beye; eğer sadece iki koyunu olan köylü, 10 dönüm arazisi olan çiftçi kadar tarım ve hayvancılık bilgisi veya kaygısı varsa bütün dişlerimi kırarım!Çünkü gelişen dünyanın muhteşem eknolojisinin desteği ile biz insanoğlunun emrine sunulmuş nimetlerinden eşit derecede yararlanmak yerine önce giderek bencilleşen biz değiştik sonra siyasetçi profili; yani bizi yönetenler...BİRİ GİTTİ BİRİ KALDI!Değiştik evet, evinde pişen aştan bir tabağını komşusuna götürmeden boğazından geçmeyenlerden; yalakalık için, üç kuruş para koparmak için komşusunu ve dahi akrabasını, kardeşini berbat iftiralar ile "Fetöcü, terör sempatizanı" gibi ispiyon sahtekar muhbirler haline geldik!Değiştik evet, 1 Mayıs'larda alnı ak, elleri nasırlı ve başı dik işçi haklarını savunan sendika başkanları, sendikacılardan, şimdilerde siyasetten imtiyaz koparma telaşında, ultra lüks rezidanslarda ikamet eden, aylık aldığı üyelerine sahip çıkmak yerine sahte kurslarda sahte öğretmelere maaş ödeyen, ihaleci başkan ve sendika üyelerine dönüştük!Eğer bugün bir sendika başkanı bazı ilçeleri babasının çiftliğine çevirmiş, yoksulluğun boy verdiği Urfa da 700-800 bin liralık makam binalarında ultra lüks makam aracına biniyorsa suçlusu biziz...Değiştik evet, sağcısı solcusu toplumsal sorunlara duyalı ve tepkisini koyan bir halktan, kapitalist sistemin tapınma kutusu TV başında enses ilişkilerin, kimin eli kimin cebindelerin, sinek öldürür gibi adam öldüren mafya bozuntularının, sempatik hırsızların, eş cinsellerin, çocuk yaşta aşkların zavallı izleyicisi, koyu hayranları ve bu hayatları taklit etmeye çalışanları olup çıktık!Bir pantolu sırayla giyinen, bir ekmeği üçe beşe bölen, mahallenin dara düşmüşüne sıra gecelerinde, camilerde mahallece el atan bir halktan: Sosyal medyada süslü cuma namazı mesajları, umre fotoları, 15 Temmuz da hayatlarını yitiren kahramanların görselleri, Cumhurbaşkanına veya siyasilere yalakalık şovları, GS/FB/BJK fanatikleri olup çıktık!Eskiden sıra gecelerinin davulcusu yardımlaşma için vururken davula; şimdilerde bahşiş derdinde ve rezil halayını çekiyoruz utanmaz bir aymazlığın!Çık ülkenin, memleketinin veya kendine dair bir haksızlığa dair tepkini koy desen korkudan deliğe kaçacak hale gelen ama "Elhamdülillah ben Müslümanım" diyen elleri tespihli birer tefeci, ihaleci, sahtekar olup çıktık!Sokakta üç kişinin tek bir kişiyi dövdüğünü görünce dayanamayan bir halktan; masum KHK mağdurlarının çığlıklarını duymayan güruhlara dönüştük.KHK mağdurları demişken; yahu Fatma Şahin'in Fetö terör örgütü için yanılma hakkı BŞ belediye başkanlığı ve bakanlık hakkı var da; zavallı yoksul halkın evlatları fetönün okullarına, dershanelerine, yurtlarına; üç kuruşluk alın teri birikimleri yine aynı teröristin bankasına yönlendirilen ve hatta hiç bir organik inorganik bağı olmayan masum KHK mağdurlarının yanılma hakkı yok mu ki 32 aydır ölüme terk ettik?On binlerce masum KHK mağdurunun işini, aşını, yaşama hakkını elinden alarak tarihte eşi benzeri olmayan bir zulme imza attığımızı dillendirecek bir babayiğit çıkmadı vay vay vay...Çünkü Erdoğan'ı seviyoruz yalanı altında Erdoğan düşmanlığını bizlere empoze etmeye çalışanlara hizmet ediyoruz yalaka, korkak hallerimiz ile!Sevdiği kıza iki satır mektubu yazana kadar göbeği çatlayan masum aşıklardan; sosyal medyada çirkin, tacizci, tecavüzcü sapkın bir millete evrildik!Kıç korkusundan eski yeni milletvekilinin, siyasetçinin, bürokratın bir şehri tefeciliğin, yalanın, iftiranın ve çakma kahramanlıklarının oyununda sömürdüğüne gıkımız çıkamaz oldu.Masum insanlar terörist diye katledildi de dönüp bakamadık korkaklığımız yüzünden üstüne tutup kendi ellerimiz ile vekilimiz, belediye başkanımız seçtik!DEDAŞ diye bir kurum koca bölgeyi oyuncağı haline getirdi mesela. Halk isyanda ve alın terlerimiz olmayan cezalar, fahiş faturalar ile çalınıyor derken ve desteklemelerine bloke konulan çiftçiler tefecilerin kucağında intihar ederken çıt çıkaramadık maalesef!Kuzu kuzu bizi ortaçağ karanlığına itip uzay çağı aydınlığı parası alan DEDAŞ'a karşı yenildik!Gençlerimiz madde bağımlılığının, terörün, işsizliğin altında ezilirken vekillik, belediye başkanlığı, encümenlik veya bunların yalakaları olma derdine düştük!Tarihi, tarıma elverişli bereketli toprakları, turizmi, yeraltı yer üsüt zenginlikleri ile dünyanın en zengin şehrinde mevsimlik işçi olup öldük ama sesimiz çıkmadı korkudan!NEDEN?Çünkü bu ülkenin siyasi tarihinin son 20 yılında iki büyük lider geldi...Biri Recep Tayyip Erdoğan diğeri Selahattin Demirtaş!Bakınız; bütün dünya ülkeleri bilirler ki Kürt sorununu çözmüş bir Türkiye gerek ekonomik, gerek teknolojik, silahlanma, tarım üretimi açısından dünyanın sayılı gücü haline gelir...Ve yarım asırdır kardeş kanının döküldüğü Türkiye Kürt sorununu çözmeden belini doğrultamaz.İşte bu gerçeği bu iki lider gördü. Çözüm noktasına getirdiği an düğmeye basıldı!Kandil ve Türk solunun operasyonu ile Demirtaş tasfiye edildi!Çünkü bu savaşın bitmesini istemediler! Sonra ne mi oldu; ülke tarihinde en büyük Kürt katliamlarına imza atmış CHP'nin, açlıkla devrim yapılacağına inanmış ve ülke genelinde oy oranı 00.2 olan Türk solu ile Kandilin güdümü altına giren HDP günden güne tükendi!Düşünün, Kürt halkının milyon milyon aktığı ve ülkenin dört bir yanından oy alan HDP bugün Urfa da oy oranı %1 olan SP'nin BŞ adayına destek veriyor.Sahi ya; BŞ adayı SP'den, ilçe adayları CHP'den oylar HDP'den şeklinde Kürt halkıyla alay edilen delik bir çatı oluştu!El insaf be!Türk solu ve CHP'nin oyuncağı haline gelen HDP bölge de ve Türkiye de nerde bir Kürt düşmanı varsa onu aday yapıyor!Alın size ilk açıklaması "Ak Partiye, MHP ve diğer partilere gideceğim ama Kürtlerle asla masaya oturmam" diyen İstanbul CHP adayı Ekrem İmamoğlu HDP desteğini almış!Kürt halkı "Kayyum belediyelerinden sonra hizmet gördük!" der hale gelmiş.Eş başkanlar sisteminde ama Demirtaş sonrası aslında tek başkanı olmayan, ne yaptığı belirsiz ve sadece CHP ile Türk solunun kuyruğu olmuş bir HDP'yi içime sindiremiyorum tıpkı Erdoğan'ın çizdiği yolun tersine gidenlerle dolmuş Ak Partiyi sindiremediğim gibi!AK PARTİNİN HALLERİ!Dedim ya; ülke tarihinin son dönem en büyük liderlerinden birisidir Erdoğan...Peki, ülke olarak bunun ne kadar farkında olduk? Neden Ak Parti içine sızmış tefeci, vicdansız, liyakat yoksunu, ihaleci, torpilci isimlerin bu büyük lideri sürekli engellediğini göremedik!Bakın, Cumhurbaşkanının etrafına çöreklenmiş bir takım art niyetliler bu ülkeyi derin bir karanlığa sürüklüyor haberimiz yok!Ve daha Cumhurbaşkanı tek başına daha nereye kadar direnecek?Ak Parti Urfa örneğine dönelim. O adamlar değil midir ki; doktor adamı tarım bakanı yapıp Urfa'yı kabine dışına iterek ülke tarımına ihanet eden?O adamlar değilmidir ki; Urfalı zeka yoksunudur der ki sürekli dışarıdan ağabey getirme kaygısında olanlar!O adamlar değilmidir ki; ihale vurgunları, tefecilik, torpil ve her türlü ayak oyunları, vicdanları yerle bir eden eylemleri ile Ak Partiyi bölgenin kalesinde zayıflatan?Efendiler; bugün Ak Parti BŞ adayı Z.Abidin Beyazgük seçilmesin diye her türlü ayak oyunu oynayan Ak Partililer var!Efendiler kimse kendini kandırmasın: Ak Parti adına Urfa sokakları iyi değil!Sinerji yok, umut yok...SP'yi desteklemek için 10 bin lira alan gazeteci Ak Partinin sözde en büyük güvencesi olmuşken, dünün Ak Parti belediye başkanları karşılarına dikilmişse, encümenlik kavgası küskünler ordusu yaratmışsa nasıl olsun?Urfa halkı işsizlik, DEDAŞ ve KHK mağduriyetlerinin altında inlerken nasıl olsun ki?Z.Abidin Beyazgül temiz adam, güzel adam ama etrafında seçim sürecini doğru dürüst yönetecek kaç profesyonel var?Halkı anlayan, dinleyen, özümseyen kaç siyasetçi yürüyor ardında?Bana hep neden uzun yazıyorsun diyorlar. Bunca sorunun olduğu yerde kaç satıra sığar bütün bunlar?Ve efendiler; bırakın a partisini b partisini. Ülke olarak iyi gitmiyoruz!Ekonomi yerlerde sürünüyor. Erdoğan'a ihanet eden siyasiler anasını ağlattı memleketin!Erdoğan düşmanlığını KHK mağdurları ve Kürt halkı üzerinden 80 milyona empoze edenler durdurulmadıkça ve Ak Parti içine sızmış tefeci, rüşvetçi, ihaleci liyakat yoksunları temizlenmedikçe Ak Parti oy kaybetmeye devam eder.Tıpkı CHP, Kandil ve Türk solunun elinde giderek yok olmaya doğru giden HDP gibi...Ülkemi seviyorum...
Memleketimi seviyorum...Bu ülkenin onurlu bir Kürt evladı olarak diyorum ki; halk ve memleket olarak uyanalım.Pireye küsüp yorganı yakmak yerine gerçekleri haykıralım Cumhurbaşkanına.Ak Parti Urfa da BŞ belediyesini öyle ya da böyle alacaktır ama bu kafayla alacağı son seçim olur!ÇÖZÜM MÜ?*DEDAŞ sorunu bitmeli.
*KHK mağdurları topluca işlerine iade edilmeli
*Tarım Bakanlığı Urfa'ya verilmeli
*Yeni bir Tarım Hayvancılık politikası belirlenmelidir
*Ak Parti içine sızmış ne kadar tefeci, liyakat yoksunu isim varsa ayıklanmalı
*BEYAZGÜL'E büyük destek verilmeli.
*Şehrin eğitimine ve sporuna büyük bütçeler ayrılmalı
*İşsizlik sorununa derhal çözüm bulunmalı
*Süresiz nafaka sorunu çözülmeli
*Mülakat mağdurlarınun sorunu çözülmeli atamaları yapılmalı
*Erdoğan'ın çizdiği dünya mağdurlarının ve İslam aleminin lideri profili kendi ülkemize uyarlanmalı
*Kürt halkı ile yeniden buluşulmalı ve gönülleri alınmalı
*Urfa'nın doktor, hastane, okul, öğretmen anlamında eksikleri giderilmeli
*Trenden inenler görülmeli, trene binmemesi gereken binmemeli
*Urfa da Abdullah Erin valimin çeyreği kadar vatan, millet sevdalısı vizyon ve merhamet sahibi çalışkan bürokratlar gelmeli.
*Urfa da devlet destekli ciddi bir turizm ve sanayi hamlesi başlatılmalı.Ama ille de ülke genelinde şu masum KHK'lıların üzerindeki zulüm bitmeli ve seçim öncesi mutlaka toplu iadeler yapılmalı.Formülü var!
Nedir diyen soran olursa ben vereyim arkadaş.