Öksüz
Ah Şanlıurfa’m ah... Kendi güzel, bahtı kara Urfa’m. Niye böyle oldu, ne yanlış gitti. Bu memlekete kimler beddua etti de bu durumlara düştük. Bu şehrin reklamını yapan, bu şehre bir şeyler katmaya çalışan kimler varsa erittik, herkes tarafından değerleri bilindi biz bilemedik. Yılmaz Güney; Mersin ve Ankara’da bulunan parklara ismi verildi dahası Paris’te bir parka ‘Yılmaz Güney Parkı’ ismi verildi. Memleketi Şanlıurfa’nın yöneticileri onu yaşatmak için ne yaptı? Müslüm Gürses’i herkes benimsedi, tüm Türkiye ona ‘Baba’ dedi, adına film yapıldı. Şanlıurfa’yı sanatçı kimliğiyle temsil etti. 2013 yılında vefat etti, Şanlıurfa’nın yöneticileri onu yaşatmak için ne yaptı? Necmettin Cevheri, Urfa’nın yetiştirdiği en önemli siyasetçilerden. Urfa’ya katma değer katan isimlerden. Birçok kişinin istihdam edilmesine katkıda bulunan, Urfa’nın sosyo-ekonomik yapısının gelişmesi için birçok projeye imza atmış siyasetçimiz. Peki bu ismi yaşatmak için Urfa’da ne yapıldı? Biraz daha geriye gidelim. Divan edebiyatının en büyük temsilcilerinden Nabi. Bu büyük değerimizi yaşatmak için İbrahim Halil Çelik’in belediye başkanlığı döneminde, kendisinin katkılarıyla sadece bir kütüphaneye ismi verildi. Peki bu büyük şairimiz, değerimiz için yeterli miydi? Diğer illere bakıyorum, bütün değerlerini en yoğun alanlarda yaşatıyorlar. Mesela, Şenol Güneş. Trabzon, efsane futbolcusunu yaşarken yaşatıyor; stadına, parklarına ve bulvarlarına ismini veriyor. Her yerde her alanda ismini yaşatma gayesindeler. Biz bunu neden yapamıyoruz? Bizler neden Türkiye’ye mal olmuş değerlerimizi yaşatamıyoruz? Şanlıurfa’da bir yerlerde isminin yaşatılması ve değerinin bilinmesinin kriterleri neler? Şanlıurfa’m benim! Nice siyasetçiler, nice sanatçılar, nice eğitimciler, nice tıpçılar, nice tarihçiler, nice şairler doğurdun ama hepsi ‘Öksüz’ kaldı.